DİSK-AR İŞSİZLİK VERİLERİNİ DEĞERLENDİRME RAPORU
İŞSİZLİKTEKİ DEVASA ARTIŞ İŞSİZİN FONDAKİ PARASI İLE GİZLENDİ
İŞSİZLİK SON 77 AYIN EN YÜKSEK DÜZEYİNDE
• GENİŞ TANIMLI İŞSİZLİK ORANI YÜZDE 17, İŞSİZ SAYISI 5.5 MİLYON
• TOPLUM YARARINA ÇALIŞTIRMA PROGRAMI’NDA (TYÇP) İŞÇİ SAYILMAYANLAR, İSTATİSTİKTE İŞÇİ SAYILDI! İŞSİZ SAYISI TYÇP’YE RAĞMEN ARTTI
• İŞSİZLİKTEKİ ARTIŞ İŞSİZİN PARASI İLE GİZLENİYOR
• İŞSİZ SAYISI DÖNEM REKORU KIRDI
Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Enstitüsü (DİSK-AR), TÜİK tarafından açıklanan İşgücü Anketi Ekim 2015 dönem sonuçlarını değerlendirdi:
1) Resmi işsizlik oranı yüzde 10.5 ile geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre 0.1 puan ve 104 bin kişi artarken, mevsim etkilerinden arındırılmış istihdam verilerine göre yine 10.5 ile geçtiğimiz aydaki işsizlik oranını 0.2 puan üzerinde gerçekleşti. İşsizlik oranında geçtiğimiz yılın aynı ayına göre artış, kayıtlı işsizlerin çalışma hayatından uzak kalmaması amacıyla uygulamaya sokulan Toplum Yararına Çalışma Programı kapsamındaki kişilerin sayısındaki artışa rağmen arttı. Geçtiğimiz yılın aynı döneminde bu kapsamda çalıştırılan işsiz sayısı 37 binden 223 bine yükseldi. Bu kişiler hakları söz konusu olduğunda işçi kapsamında değerlendirilmiyor ve en temel haklardan yoksun bırakılıyor. Programın amacı da “istihdamında zorluk çekilen işsizlerin çalışma alışkanlık ve disiplininden uzaklaşmalarını engellenmesi” olarak ortaya konuluyor. Buna karşın işsizlik verilerinde bu kişiler “çalışan” kategorisinde değerlendiriliyor. Söz konusu kişiler işsiz kapsamında değerlendirilseydi resmi işsizlik oran yüzde 11,1’e yükselecekti. Resmi işsiz sayısı ise 186 bin kişilik artışla 3 milyon 333 bine yükselecekti. Bu sayı Cumhuriyet tarihinin en yüksek işsiz sayısıdır.
2) Ekim 2015 dönemi için işsiz sayısı TYÇP’nin etkisine rağmen Ekim 2012 dönemine göre % 41 artmış durumunda. Söz konusu dönemde işsiz sayısı 2 milyon 225 bindi. Türkiye ekonomisi 3 yılda 926 bin yeni işsiz yarattı. Ekim 2015 dönemindeki işsiz sayısı tüm yılların Ekim dönemlerine göre rekor kırdı. Ekim 2009 için işsiz sayısı 2 milyon 968 bindi. İşsizlik Haziran 2009’dan bu yana yani son 77 aylık dönemin en yükseği düzeyinde.
3) Ekim 2015 döneminde resmi işsizlere, umudu olmadığı için ya da diğer nedenlerle son 4 haftadır iş arama kanallarını kullanmayan ve işe başlamaya hazır olduğu halde bu nedenle işsiz sayılmayanlar da (umutsuzlar ve diğer) dâhil edildiğinde işsizlik oranı yüzde 17, işsiz sayısı da 5 milyon 500 bin kişi olarak gerçekleşti (resmi veri 3 milyon 147 bin). İşinden memnun olmayan ya da daha fazla çalışmak istediği halde düzgün işler bulamadığı için çaresiz kısa süreli işler yapanlar (eksik ve yetersiz istihdam edilenler) ilave edildiğinde işsizler, gizli işsizler ve çaresizlerin toplam sayısı 6 milyon 446 bin kişi oldu. Bunların geniş işgücü içindeki payı ise % 20 olarak gerçekleşti.
4) Kadınlar için resmi işsizlik oranı bir önceki yılın aynı dönemine göre 41 bin kişi arttı. Kadınlarda geniş tanımlı işsizlik oranı ise yüzde 24.4 oldu.
5) Yükseköğretim mezunları arasında işsiz sayısı bir önceki senenin aynı dönemine göre 40 bin kişi arttı. Yükseköğretim mezunu resmi işsiz sayısı 768 bin kişidir. Yükseköğretim mezunları için işsizlik oranı yüzde 11.7 ile ortalamanın üstündedir. Yükseköğretim mezunu kadınlar için işsizlik ise yüzde 16.9 seviyesindedir. Bu oran yükseköğretim mezunu erkeklerin işsizlik oranı olan yüzde 8.3’ün iki katından fazla.
6) Gençler için (15-24 yaş) geniş tanımlı işsizlik oranı resmi genç işsizlik oranı olan yüzde 19.3 rakamının 8.7 puan üzerinde % 28 seviyesinde gerçekleşti.
7) TÜİK yeni serisinde daha önceki seride olan ve anket soru formunda yer alan işin sürekliliği ile ilgili verileri dinamik sorgulamadan çıkartmıştır. Geçici çalışanların sayısındaki gelişim istihdamın niteliği açısından son derece önemli bir değişkendir. Bu verinin web sitesinde ve dinamik sorgulamada artık paylaşılmaması, daha önce kolayca ulaşılan bir bilgiye ulaşmak için bürokratik süreçlere başvurulması zorunluluğu getirilmesi büyük bir eksikliktir.
SONUÇ
TÜİK İşgücü Anketi Ekim 2015 dönemi verilerine göre işsizlik rakamları bir önceki döneme göre Toplum Yararına Çalıştırılan işsizlerin istihdamda görünmesi nedeniyle gerçek verilerin altında göründü. Bu durum işsizliğin etkisini azaltmıyor. Hükümetin bu programları siyasal amaçları için kullandığı sıklıkla gündeme gelen iddialar arasında. TYÇP programları kapsamında çalıştırılan işsizlerin bir yandan istihdamda görünürken öbür yanda işçilerin sahip olduğu haklara sahip olmamaları son derece düşündürücüdür. Bu kişilerin aracı kurumlar eli ile çalıştırılmaları ise ayrı bir problem olarak görülmektedir. İşsizlik rakamları açısından TYÇP değişkeni de dikkate alındığında kriz sürmektedir. Bu tehlike gençler, kadınlar, geçici çalışanlar açısından ciddi boyutlardadır. 64. Hükümet eylem programı uzun çalışma süreleri, düşük ücret dayatması, taşeronluk, güvencesiz çalışmanın yaygınlaştırılması temelinde şekillenen istihdam politikalarında ısrarın sürdüğünü göstermektedir.
Türkiye haftalık çalışma sürelerinin emsallerine göre çok daha yüksek olduğu bir ülkedir. Avrupa Birliği ülkeleri ile kıyaslandığında haftalık çalışma sürelerindeki fark 12 saati bulmaktadır. Buna göre Türkiye’de 5 kişinin yapacağı işi 4 kişi yapmaktadır. Bir yandan işgücüne katılım oranlarını yükseltirken, öte yandan işsizlik verileri ile mücadele etmenin yegâne yolu, gelir kaybına yol açmaksızın haftalık çalışma sürelerini azaltmaktan geçmektedir. 64. Hükümetin eylem planı ile ortaya çıkan tabloda özellikle asgari ücret tartışmaları üzerinden güncel kılınmaya çalışılan temel meselelerden biri emeğin kazanılmış haklarına yönelik kapsamlı bir saldırının hazırlıklarıdır. Toplumsal baskı sonucunda asgari ücrete yapılması gündeme gelen ücret artışının henüz uygulama yokken adeta rövanşı alınmak istenmektedir. Kıdem tazminatının fona devri ile gaspı, dayıbaşılık sisteminin kurumsallaşması anlamına gelecek olan özel istihdam bürolarının yetkilerini genişletmek için yapılması düşünülen değişiklikler, işverenlerin işçi üzerindeki keyfiyeti anlamına gelen esnekliğin özellikle gençler üzerinden yaygınlaştırılması ve kamu emekçilerinin iş güvencesinin ortadan kaldırılmasını hedefleyen stratejiler önümüzdeki dönem açısından son derece kritik olacaktır.
İşsizlikle mücadeleyi, çalışma koşullarını kötüleştirerek, ücretleri düşürerek çözmeye çalışan bu anlayışa karşı emeğin taleplerini gündemine alan bir anlayışla çıkılmalıdır. İşsizlikle gerçek mücadele için;
1. Haftalık çalışma süresi gelir kaybı yaşanmaksızın 37,5 saate, fazla mesailer için uygulanan yıllık 270 saat sınırı, 90 saate düşürülmelidir.
2. Herkese en az 1 ay ücretli izin hakkı tanınmalıdır.
3. Herkes için iş güvencesi ayrımsız bir biçimde uygulanmalıdır.
4. Sendikal hak ve özgürlükler güvence altına alınmalı, sendikal barajlar kaldırılmalı, herkesin sendika hakkını özgürce kullanabilmesi için gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
5. Taşeronlaşma ve kayıt dışı istihdam engellenmelidir.
6. Kamu girişimciliği ve hizmetleri istihdam yaratacak şekilde yeniden ele alınmalıdır.
7. Kamuda personel açığı derhal kapatılmalıdır.
8. Kadın istihdamının artırılması ve işsizliğinin azaltılması için işgücü piyasalarındaki cinsiyetçi uygulamalara son verilmeli, ev içi bakım hizmetleri devletin gereken nitelikli, yaygın ve ücretsiz bakım hizmetlerini sağlaması ile kadının üzerinden alınmalıdır.