YAŞASIN DOSTCAM DİRENİŞİMİZ, İŞ CİNAYETLERİNE KARŞI ÖRGÜTLENELİM
Değerli basın mensupları, öncelikle üç gün önce onlarca insanımızın hayatını kaybettiği ve onlarcasının yaralandığı, sakat kaldığı terör saldırısını kınıyor, hayatını kaybedenlerin acılı ailelerine başsağlığı, yaralılara acil şifalar diliyoruz. Her seferinde bombalarla yaşamaya alışmayacağız diyoruz, terörü lanetliyoruz, barış içinde huzurlu bir ülke istediğimizi söylüyoruz ama galiba bizi buna yavaş yavaş alıştırıyorlar. Ortadoğu üzerinde oynanan oyunlar ve bu oyunda baş aktörlerden biri olma hevesindeki hükümetin savaş politikaları ülkemizi her geçen gün daha kötü bir ortama sürüklüyor. Bu emperyalist politikalar ve çatışmalı süreç bu ülkeye daha fazla kandan başka, acıdan ve gözyaşından başka bir şey getirmeyecek. Korku içinde yaşamak daha çok sömürü, daha çok yoksulluk getirecek. Hükümet insanlarımızın huzur içinde, güven içinde, barış içinde yaşamasını tesis etmekle yükümlüdür. Bununda bu güne kadarki adına istikrar dedikleri yanlış politikalarla olamayacağı açıktır. Ve yine açıktır ki işçiler emekçiler artık bu gidişe müdahale etmelidir. Bunun da yolu örgütlenmekten, örgütlü bir toplum olmaktan geçer. Örgütlenme hakkımız artık yaşama hakkımıza eşdeğerdir.
Bundan tam 92 gün önce sendikamıza üye oldukları için işten atılan ve o günden beri gece gündüz demeden fabrika önünde bekleyişleri sürdüren Dost Cam işçilerinin işe iade davaları bugün başlıyor. Geride bıraktığımız üç ay boyunca sürekli yanımızda duran, bizlere destek olan, sınıf dayanışmasının en güzel örneklerini sergileyen başta Çiğli İşçi Kurultay Komitesi olmak üzere konfederasyonumuza bağlı sendikalar, diğer sendika ve siyasi kurumlar, siz değerli dostlarımızı bugün yine burada yanımızda görmekten mutluyuz.
Biz işçilerin birbirimizden başka dostu yok, sırtımızı ancak birbirimize dayadığımız zaman ayakta durabilir, güçlü olabiliriz. İşçilerin mücadelesinin, sınıf mücadelesinin, dayanışma olmadan başarılı olma şansı yoktur. Dost Cam işçisi, işçi sınıfının, sınıf mücadelesinin şanlı tarihindeki onurlu yerini çoktan almıştır. Sömürüye, haksızlığa, kötü çalışma koşullarına karşı artık yeter dedikleri gün, ekmeklerini büyütmek, çocuklarına daha iyi bir gelecek bırakabilmek için örgütlenmeye, sendikalı olmaya karar verdikleri gün zaten kazanmışlardı. Dost Cam patronu gözdağı vermek için bir arkadaşlarını işten çıkardığında, bu saldırının aslında hepsine yapıldığını, birliğine, beraberliğine, sendikal örgütlenmesine karşı yapıldığını fark ederek, bu zulme karşı şalteri indirdiği gün zaten kazanmıştı.
Dost Cam işçisi yanlış bir şey yapmadı. Yasaların, Uluslararası sözleşmelerin, Anayasanın kendilerine tanıdığı bir hakkı kullandılar ve sendikamıza üye oldular. Ortalama 8-10 yıldır asgari ücret düzeyinde bir maaşla, hiçbir sosyal hakkı olmadan çalışan üyelerimiz, patronun sendikamıza üyeliklerden haberdar olmasıyla birlikte tazminatsız işten atılmakla tehdit edilmiş ve teker teker ikna odalarında sorgulanmışlardır. İşveren üyelerimizden birini işten atarak bardağı taşırmış ve işçilerimize başka bir seçenek bırakmamıştır. İlk andan itibaren sendikamız sorunu çözmek için ısrarla görüşme talep etmiş ve uzlaşma sağlanması için elinden geleni yapmıştır. Ancak tüm çabalarımıza olumsuz cevap veren Dost Cam patronu, krizi fırsata çevirme kurnazlığını tercih etmiş ve ‘makinelere zarar verdiler’ yalanına sarılarak bu işten karlı çıkacağını düşünmüştür.
Dost Cam patronları bu cesareti nereden almaktadırlar. Yalnız Dost Cam değil, nerede işçiler sendikaya üye oluyorsa, birlik olup hakkını aramaya kalkıyorsa aynı şey oluyor. İş mahkemelerinin davalara yetişemediğini bu nedenle arabuluculuk diye bir sistem getireceklerini söylüyorlar. Biz ara bulucu değil hakkımızı istiyoruz. Haksız işten atmaların yasaklanmasını, patronlara ağır yaptırımlar getirilmesini istiyoruz. Kölelik yasası dediğimiz kiralık işçiliğin, taşeron işçiliğin yasaklanmasını, İşçiden yana emekten yana yasal düzenlemeler istiyoruz. Kıdem tazminatı hakkımıza dokunulmasın istiyoruz. İşlerine geldiğinde haktan hukuktan yasalardan en çok bahseden işverenler, sıra işçinin hakkına hukukuna gelince ne yasa dinliyorlar ne hukuk. Ne adaletleri var ne de vicdanları. Öyle bir dönemden geçiyoruz ki memleketi yönetenler dahi yeri geliyor, yasaları, mahkeme kararlarını tanımadıklarını, saygı da duymadıklarını söyleyebiliyorlar. İşte hak hukuk tanımayan işçi düşmanları, emek hırsızlarına karşı işçilerimiz haklarını mahkeme kapılarında yıllarca süren davalarda aramak zorunda kalıyor. Bir yandan işsiz kalan, geçim derdiyle uğraşan üyelerimiz bir yandan da hukuk mücadelesi vermek zorunda bırakılıyor. Ancak işçilerimizi bu şekilde yıldırabileceğini ve pes ettireceğini sananlar yanılıyorlar. Mücadelemizi her alanda sonuna kadar büyük bir kararlılıkla sürdüreceğiz. Mahkemelerden beklentimiz haksızlığın açık seçik ortada olduğu bu davaların hızla sonuçlandırılması ve arkadaşlarımızın işlerine geri dönmelerinin sağlanmasıdır. Ve buradan bir kez daha Dost Cam patronuna seslenmek istiyoruz. Gelin işçilerimizin örgütlenme hakkına, sendikalı çalışma hakkına, insanca çalışma ve insanca yaşama hakkına saygı gösterin. İşçilerimiz çalışmak ve üretmek istiyor. Gelin bu işi masa başında uzlaşma ile çözelim.
Son olarak ülkemizde artarak devam eden, her gün ortalama 5 emekçinin hayatını kaybettiği iş cinayetlerine dikkat çekmek gerekmektedir. Daha dün bizim işkolumuzda, İstanbul Kartal’da bir beton santralinde meydana gelen çökme sonucu 2 işçi kardeşimiz hayatını kaybetmiştir. Sadece 2015 yılında en az 1730 işçi, iş cinayetlerinde katledilmiştir. Daha fazla kar uğruna patronların almadığı önlemler ve hükümetin gerekli denetimleri yapmadığı koşullar bu cinayetlere zemin hazırlamaktadır. Artık işçi sınıfımızın yaşamak için de örgütlenmekten başka çaresi yoktur. Ölüm kaygısı duymadan, sağlıklı-güvenli yerlerde çalışmak için mücadeleci sendikalarda birleşelim.