Yeni bir toplumsal düzen için mücadeleye devam!
DİSK Yönetim Kurulu adına Genel Başkan Arzu Çerkezoğlu’nun, salgın koşullarında ülkemizin dört bir yanında kutlanan 2020 1 Mayıs’ına ilişkin açıklaması:
1 Mayıs 2020 Birlik Mücadele ve Dayanışma günü kutlamaları, salgın koşullarında, tarihin çok önemli bir kırılma anında yaşandı. İflas eden eski düzene karşı yeni bir toplumsal düzen umudu ve iradesi 1 Mayıs 2020’de açığa çıktı. On yıllardır dünya halklarına sınırsız bir emek ve doğa sömürüsü, savaşlar, ekonomik krizler, artan eşitsizlikler, yoksulluk, işsizlik dışında hiçbir şey sunamayan kapitalist düzene karşı tepkiler dünyanın dört bir yanında yükseldi.
Büyük bir halk sağlığı tehdidine ve salgınla beraber bir felakete dönüşen sosyal ve iktisadi krize karşı bu düzenin insanlığı koruyamadığı açığa çıkarken, işçi sınıfı insanlığın kurtuluşu için kendi çözümünü dünyanın dört bir yanında ifade etti.
Ülkemizde de DİSK olarak 1 Mayıs 2020 Birlik, Mücadele ve Dayanışma Gününü bu bilinçle, işçi sınıfının kurtuluşunun insanlığın, yaşamın, doğanın ve dünyanın kurtuluşu olduğu anlayışıyla, ülkemizin geleceğinin Emeğin Türkiye’sinde olduğuna dair saptamamız doğrultusunda örgütledik.
Salgın koşullarında dahi sağlığı, işi ve geçimi güvence altında olmayan milyonların çığlığı 1 Mayıs 2020’de Türkiye’nin dört bir yanında yükseltildi. Başta KESK, TMMOB ve TTB olmak üzere, emeğin saflarında yer alan dost güçlerle beraber omuz omuza örgütlediğimiz 2020 1 Mayıs’ının, (gelecekte aşılması için çaba harcayacağımız kimi eksikliklere karşın) son derece önemli olduğunu söylemek gerekiyor.
Pandemi koşullarında meydanlarda yüz binlerle, milyonlarla değil ama bir haftaya yayılmış biçimde, işyeri işyeri, sokak sokak, ev ev örgütlenen 2020 1 Mayıs’ının yaygınlığı ve yaratıcılığı geleceğe dair umutlarımızı artırdı. İşyerlerini, meydanları, sokakları, mahalleleri, sosyal medyayı, kısacası yüreğimizin attığı her yeri bir hafta boyunca 1 Mayıs alanına çeviren başta örgütümüz olmak üzere tüm mücadele arkadaşlarımıza teşekkür ederiz.
Örgütlü bulunduğumuz işyerlerinde yüzlerce 1 Mayıs kutlaması örgütleyen, işçi havzalarını 1 Mayıs alanına çeviren, üretim araçlarını ve yaratıcı gücünü 1 Mayıs kutlaması için kullanan, yaşadıkları mahallelerde balkonları miting kürsüsüne dönüştüren, sosyal medya üzerinden gerçekleşen kampanyaları, mitingleri ve konserleri örgütleyen, her biri “1 Mayıs Tertip Komitesi Başkanı” olarak çalışan tüm arkadaşlarımızın heyecan veren enerjisini selamlıyoruz.
1 Mayıs kutlamalarının her zaman merkezi olmuş İstanbul Taksim meydanına dair iktidarın akıl dışı, hukuk dışı yasakçı tutumunu da bir kez daha işçi sınıfının ve halkımızın takdirine bırakıyoruz. Yüzbinlerce işçinin sokağa çıkma kısıtlaması olan günlerde bile istisna kapsamına sokularak zorunlu ve acil olmayan işlerine gitmeye zorlandığı bir dönemde, Taksim meydanındaki şantiyelerde işçiler çalışırken, 1 Mayıs günü dahi işçiler işlerine gitmek için yollara dökülmüşken, işçilerin temsilcilerinin Taksim’e gidişini “pandemi” gerekçesiyle yasaklamak, iktidarın anti demokratik tutumunun bir devamıdır.
Çarklar dönsün denilerek çalışmaya zorlanan işçiler arasında hastalığın Türkiye ortalamasına göre 3.5 kat yaygın olması, fabrikalarda, madenlerde, şantiyelerde Covid-19’un bir işçi sınıfı hastalığı haline gelmesi, DİSK’in 1 Mayıs ve Taksim iradesinin sınıfsal, tarihsel, hukuki ve politik haklılığını ve önemini bir kez daha tescillemiştir.
Hafta sonu bulaşan ama hafta içi bulaşmayan, sokakta/meydanda/parkta bulaşan ama fabrikada bulaşmayan, yürürken bulaşan ama çalışırken bulaşmayan, herkese bulaşan ama işçiye bulaşmayan bir virüs “icat edenler” işçi sınıfının aklıyla alay etmeye kalksa da DİSK her zamanki gibi akla, bilime, hukuka, emeğin haklarına ve Taksim 1 Mayıs meydanına sahip çıkma iradesini göstermiştir, gösterecektir.
DİSK, 1 Mayıs 2020’de işyerlerinden, işçi havzalarından, mahallelerden, balkonlardan, sosyal medyadan, yani işçilerin yüreğinin attığı her yerden yükselen talepleri ve yeni bir toplumsal düzen iradesini, işçi sınıfından başka kimseden yetki ve talimat almadan ödünsüz savunmaya devam edecektir.
Evde kalamayan işçilerin; ücretsiz izin ve 1177 lira sefalet ödeneğine mahkum edilen işçilerin; ayrımcılığa uğrayan taşeron işçilerinin; 7 milyon işsize eklenen ve iş bulma umudu bile olmayan milyonlarca yeni işsizin; işsizliğin, geçim zorluklarının ve şiddetin kıskacındaki kadınların; insanca yaşayamayan emeklilerin, emeklilik hakkı gasp edilen EYT’lilerin; salgın süresinde gelirini kaybeden, “geçinemiyoruz” diyen milyonların sağlığının, işinin ve geçiminin güvence altında olacağı yeni bir toplumsal düzen için, Emeğin Türkiye’si için mücadeleye devam!