DİSK-AR İŞSİZLİK VERİLERİNİ DEĞERLENDİRME RAPORU
İŞSİZLİK ORANINDA ARTIŞ MAYIS 2015’TEN BERİ SÜRÜYOR
2016 BAŞINDA GENİŞ TANIMLI İŞSİZ SAYISI 6 MİLYONA YAKLAŞTI
İŞÇİ HAKLARINDAN FAYDALANDIRILMAYAN 380 BİN KİŞİ İSTATİSTİKTE İŞÇİ GÖSTERİLDİ
Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Enstitüsü (DİSK-AR), TÜİK tarafından açıklanan İşgücü Anketi Ocak 2016 dönem sonuçlarını değerlendirdi:
1) Bir önceki aya göre yüzde 0.3 artan resmi işsizlik oranı yüzde 11.1 ile geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre 0.2 puan gerilerken, işsiz sayısı 31 bin kişi artışla 3 milyon 290 bin oldu. Mayıs 2015’te yüzde 9.3 olan resmi işsizlik oranının o tarihten itibaren düzenli olarak yükselmesi dikkat çekiyor.
İşsizlik oranında geçtiğimiz yılın aynı ayına göre göreli azalış, yasalarda “işsiz” kabul edilen yaklaşık 380 bin kişinin, TÜİK tarafından “istihdam ediliyor” olarak kabul etmesiyle sağlandı. Kayıtlı işsizlerin çalışma hayatından uzak kalmaması amacıyla uygulamaya sokulduğu söylenen, ancak “işçi” olarak kabul edilmeyen ve en temel haklar tanınmadan çalıştırılan Toplum Yararına Çalışma Programı (TYÇP) kapsamındaki “işsizler”in istatistikte işçi olarak gösterilmesiyle işsizlik oranı düşük gösterildi. Ocak 2015 döneminde bu kapsamda çalıştırılanların sayısı bin kişinin biraz üzerindeyken, Ocak 2016 itibarıyla 381 bin civarında kişi bu program kapsamında çalıştırılmakta idi. Hakları söz konusu olduğunda işçi kapsamında değerlendirilmeyen ve en temel haklardan yoksun bırakılan bu kişiler en güvencesizler kapsamında yer alıyor. Programın amacı da “istihdamında zorluk çekilen işsizlerin çalışma alışkanlık ve disiplininden uzaklaşmalarını engellenmesi” olarak ortaya konuluyor. Buna karşın işsizlik verilerinde bu kişiler “çalışan” kategorisinde değerlendiriliyor. Söz konusu kişiler işsiz kapsamında değerlendirilseydi resmi işsizlik oran yüzde 11.1’den yüzde 12.4’e yükselecekti. Resmi işsiz sayısı ise 3 milyon 670 bin civarında olacaktı. Bu sayı Cumhuriyet tarihinin en yüksek işsiz sayısıdır.
2) Ocak 2016 dönemi için işsiz sayısı TYÇP’nin etkisine rağmen Ocak 2012 dönemine göre yaklaşık 630 bin kişi artmış durumda. Artış oranı ise yüzde 23. Ocak 2012 döneminde işsiz sayısı 2 milyon 664 bindi.
3) Ocak 2016 döneminde resmi işsizlere, umudu olmadığı için ya da diğer nedenlerle son 4 haftadır iş arama kanallarını kullanmayan ve işe başlamaya hazır olduğu halde bu nedenle işsiz sayılmayanlar da (umutsuzlar ve diğer) dâhil edildiğinde işsizlik oranı yüzde 18.4, işsiz sayısı da 5 milyon 944 bin kişi olarak gerçekleşti. İşinden memnun olmayan ya da daha fazla çalışmak istediği halde düzgün işler bulamadığı için çaresiz kısa süreli işler yapanlar (eksik ve yetersiz istihdam edilenler) ilave edildiğinde işsizler, gizli işsizler ve çaresizlerin toplam sayısı 7 milyon 603 bin kişi oldu. Bunların geniş işgücü içindeki payı ise yüzde 23.6 olarak gerçekleşti.
4) Kadınlar için resmi işsiz sayısı bir önceki yılın aynı dönemine göre 49 bin kişi artarken yüzde 13 olarak gerçekleşti. Kadınlarda geniş tanımlı işsizlik oranı ise yüzde 24.9 oldu.
5) Yükseköğretim mezunu resmi işsiz sayısı 667 bin kişidir. Yükseköğretim mezunları için işsizlik oranı yüzde 10 seviyesindedir. Yükseköğretim mezunu kadınlar için işsizlik ise yüzde 14.7’dir. Yüksek öğretim mezunu kadınlar için resmi işsizlik oranı yükseköğretim mezunu erkeklerin işsizlik oranı olan yüzde 7′nin iki katından fazladır.
6) Suriye’deki savaş sonucunda önemli bir işgücü arzının gerçekleştiği görülmektedir. Göçmen işçilerin emek piyasalarında karşılaştığı olumsuzluklar araştırılmak durumundadır.
7) TÜİK yeni serisinde daha önceki seride olan ve anket soru formunda yer alan işin sürekliliği ile ilgili verileri dinamik sorgulamadan çıkartmıştır. Geçici çalışanların sayısındaki gelişim istihdamın niteliği açısından son derece önemli bir değişkendir. Bu verinin web sitesinde ve dinamik sorgulamada artık paylaşılmaması, daha önce kolayca ulaşılan bir bilgiye ulaşmak için bürokratik süreçlere başvurulması zorunluluğu getirilmesi büyük bir eksikliktir.
SONUÇ
TÜİK İşgücü Anketi Ocak 2015 dönemi verilerine göre de işsizlik rakamları bir önceki döneme göre “Toplum Yararına Çalıştırılan İşsizlerin” istihdamda görünmesi nedeniyle gerçek verilerin altında çıktı. Aylardır tekrarlanan bu durum işsizliğin etkisini azaltmıyor. İşsizlik Mayıs 2015’ten beri yükselmeye devam ediyor. Hükümetin bu programları siyasal amaçları için kullandığı sıklıkla gündeme gelen iddialar arasında. TYÇP programları kapsamında çalıştırılan işsizler bir yandan istihdamda görünürken öbür yanda işçilerin sahip olduğu haklara sahip değiller. Bu kişilerin aracı kurumlar eli ile çalıştırılmaya başlanmaları ise ayrı bir problem. İşsizlik rakamları açısından TYÇP değişkeni de dikkate alındığında kriz derinleşerek sürmektedir. Bu tehlike gençler, kadınlar, geçici çalışanlar açısından ciddi boyutlardadır.
64. Hükümetin hayata geçirmeye çalıştığı eylem programı ise kiralık işçilik uygulaması, taşeron şirketler üzerinden çalıştırılan işçilere verilen sözlerin tutulmaması, yeni güvencesiz çalıştırma biçimlerinin dayatılması ve yaygınlaştırılması, uzun çalışma süreleri, düşük ücret dayatması temelinde şekillenen istihdam politikalarında ısrarın sürdüğünü göstermektedir.
Suriye’deki savaşın sonucunda işgücü piyasalarına önemli oran göçmen işçi dahil olmuştur. Göçmen işçilerin işgücü piyasalarında karşılaştıkları zorluklara ilişkin olarak TÜİK’in özel bir çalışma yapması bir zorunluluk haline gelmiştir.
Türkiye haftalık çalışma sürelerinin emsallerine göre çok daha yüksek olduğu bir ülkedir. Avrupa Birliği ülkeleri ile kıyaslandığında haftalık çalışma sürelerindeki fark 12 saati bulmaktadır. Buna göre Türkiye’de 5 kişinin yapacağı işi 4 kişi yapmaktadır. Bir yandan işgücüne katılım oranlarını yükseltirken, öte yandan işsizlik verileri ile mücadele etmenin yegâne yolu, gelir kaybına yol açmaksızın haftalık çalışma sürelerini azaltmaktan geçmektedir. 64. Hükümetin eylem planı ile ortaya çıkan tabloda emeğin kazanılmış haklarına yönelik kapsamlı bir saldırının hazırlıkları meclis gündemine taşınmıştır. Kıdem tazminatının fona devri ile gaspı, dayıbaşılık sisteminin kurumsallaşması anlamına gelecek olan özel istihdam bürolarının yetkilerini genişletmek için yapılması düşünülen değişiklikler, işverenlerin işçi üzerindeki keyfiyeti anlamına gelen esnekliğin özellikle gençler ve kadınlar üzerinden yaygınlaştırılması ve kamu emekçilerinin iş güvencesinin ortadan kaldırılmasını hedefleyen stratejiler önümüzdeki dönem açısından son derece kritik olacaktır.
İşsizlikle mücadeleyi, çalışma koşullarını kötüleştirerek, ücretleri düşürerek çözmeye çalışan bu anlayışa karşı emeğin taleplerini gündemine alan bir anlayışla çıkılmalıdır. İşsizlikle gerçek mücadele için;
1. Haftalık çalışma süresi gelir kaybı yaşanmaksızın 37,5 saate, fazla mesailer için uygulanan yıllık 270 saat sınırı, 90 saate düşürülmelidir.
2. Herkese en az 1 ay ücretli izin hakkı tanınmalıdır.
3. Herkes için iş güvencesi ayrımsız bir biçimde uygulanmalıdır.
4. Sendikal hak ve özgürlükler güvence altına alınmalı, sendikal barajlar kaldırılmalı, herkesin sendika hakkını özgürce kullanabilmesi için gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
5. Tüm taşeronlara kadro verilmelidir.
6. Toplum Yararına Çalışanlar, işçi statüsüne geçirilmelidir.
7. Kamu girişimciliği ve hizmetleri istihdam yaratacak şekilde yeniden ele alınmalıdır.
8. Kamuda personel açığı derhal kapatılmalıdır.
9. Kadın istihdamının artırılması ve işsizliğinin azaltılması için işgücü piyasalarındaki cinsiyetçi uygulamalara son verilmeli, ev içi bakım hizmetleri devletin gereken nitelikli, yaygın ve ücretsiz bakım hizmetlerini sağlaması ile kadının üzerinden alınmalıdır.