SeraPool’da onur ve gelecek direnişi
DİSK’e bağlı Cam Keramik-İş’te örgütlenen SeraPool Fabrikası işçileri yalnızca ekonomik talepler için değil, onurları ve gelecekleri için de direniyor. Kölelik koşullarında yaşadıklarını söyleyen işçiler bu durumu tersine çevirmeye kararlı. “Ölmek var dönmek yok”, “İş, ekmek, özgürlük” sloganlarıyla kararlılıklarını dile getiren ve birbirlerine kenetlenen SeraPool işçilerinin 3 temel talebi var: Patronun sendikayı tanıması, hiçbir işçinin işten atılmaması ve eylemler boyunca ücret kesintisi yapılmaması.
SeraPool işçileri için Bursa metal işçilerinin direnişi, işaret fişeği olmuş. Çocuğunun karnesini almak için patrondan izin almaya giden işçinin işten atılması ise fitili ateşlemiş. Bir işçi direnişin ilk gününü şöyle anlattı: “Erdinç sendikal örgütlenmenin içinde olan bir arkadaşımız. Çocuğunun karnesini almaya gidecek. Patrondan izin kağıdı almak için gidiyor, izni alıyor. Ustabaşının biri de patrona Erdinç’in sendikal örgütlenme içinde olduğunu söylüyor. Erdinç kapıdan çıkarken geri çağırıyorlar, ‘Sen izinsiz çıktın’ diyorlar, kovuyorlar. Bu duyulunca işçilerin tümü kendiliğinden işi bıraktı.”
SENDİKALILARLA SENDİKASIZLAR AYRILSIN
Ardından “Erdinç yoksa biz de yokuz”, “Hepimiz Erdinç’iz” sloganlarıyla üretimi durduran işçiler, fabrika bahçesinde toplandılar. İşçiler eylemin ardından patronla ilk karşılaşmalarını şöyle aktardı: “Patron sendikaya üye olanların sol tarafa, üye olmayanların sağ tarafa geçmesini söyledi. Sendikasızlar bile sendikalıların yanına, sol tarafa geçti. Direniş başladı.”
Direniş başlamadan önce 90 olan sendikalı işçi sayısı 140’a çıkarken, üretimi durduran sabah vardiyasına akşam vardiyası da katıldı.
SeraPool işçileri için örgütlenme girişimi ilk değil. Daha önce iki kez Cam Keramik-İş’te örgütlenmeye çalışmışlar. İkisinde de patronun işten atmalarla sendikalaşmayı bastırmış. Ancak olumsuz da olsa geçmişte biriktirdikleri bugün işçilere yol gösteriyor. Patron işçileri akrabalarını arayıp devreye sokmaya çalışsa da, baskıyı artırsa da direnişin kırılmamasının ve kararlılıkla sürdürülmesini nedeni de bu.
İşçilerin bu kararlılığın arkasında birlik olmaları yatıyor. Bunun bozulması halinde başlarına geleceği de biliyorlar: Sendikasız, güvencesiz, geleceksiz, kölece çalışmaya devam etmek. Bu nedenle ne olursa olsun birliklerini korumakta ve talepleri için direnmekte kararlılar.
BOYNU KESİLDİ ÇALIŞMAYA DEVAM ETTİ
Depo bölümünde çalışan işçiler güne fare leşlerini, köpek dışkılarını, tüylerini temizleyerek başlamak zorunda. Deponun ‘güvenliğini’ iki köpek sağlıyor. Makineler çalışınca havada uçuşan tüyler, tozlar takılan maskeleri simsiyah yapıyor. Üretim bölümünde ise sık sık iş kazaları yaşanıyor. İşçi kesik ellerini makineye kaptırırsa ‘düşük performans’ deniliyor, zam verilmiyor. 50 derece sıcakta üretim yapılıyor ama su içmeye zaman yok. Yemek arası yarım saat. Beyaz yakalı yemeği tabakla, suyu cam bardakla içerken; mavi yakalı yemeği tabldotla, suyu demir bardakla içiyor. Bir kadın işçi şöyle devam etti: “İş kazası geçirdim boynum kesildi ama makineyi bırakamıyorum. Bırakırsam dağ olacak yetişmek mümkün değil. Bir kadın arkadaş gelip pamukla kanamayı durdurdu.” 50 derecede üretim yaptıkları için 32 derece sıcakta direnmek onlar için piknik yapmak gibi.
İŞ AĞIR ÜCRET DÜŞÜK
İşçi, ücretlerin düşük olması nedeniyle çocuğunu ücretsiz belediye parkından başka yere götüremiyor, çocuğu dondurma görmesin diye yolunu değiştiriyor, bisiklet alamıyor. Karnını doyurabilmek için bile ek iş yapmak zorunda kalıyor. Bütün işçiler borçla yaşıyor. İşçi 1 gün izin aldığında 2 gün ücreti kesiliyor. Raporluysa o günün ücreti de kesiliyor. Fazla mesai karşılığında para ödenmiyor çalışılan saatler toplanıp yıllık izne ekleniyor. Bir işçi bu eklemede de oyun oynandığını söyledi: “Babam vefat etti. 7 gün izni kullandım. Geldiğimde 2.5 gün borçlusun dediler. Benim hesabıma göre 7 gün alacağım var.”
‘AK PARTİ DESTEĞE GELMEZ!’
SeraPool’a giderken irili ufaklı metal-döküm, plastic, kablo, otomotiv, tekstil atölye ve fabrikaları mevcut. Bunlardan en büyüğü Ülker fabrikası, aynı zamanda SeraPool’e en yakını. İşçisini DİSK’e bağlı Gıda-İş’te örgütlendiği için işten atan Ülker’i bu direnişin nasıl korkuttuğunu tahmin etmek zor değil. Ülker işçisi fiili olarak desteğe gelemiyor ama Ülker’de taşeron olarak çalışan işçiler bizzat desteğe geliyorlar. SeraPool işçisi birlik bozulur kaygısıyla hareket ediyor, siyaset tartışmaktan kaçınıyor. Ancak destek beklediklerini gizlemiyorlar. Çoğu muhafazakar olan SeraPool işçisi AKP’ye oy vermiş. “Ak Parti’liyim” diyen bir işçi şöyle devam etti: “Ama Ak Parti desteğe gelmez.” İşçi bunu deneyimleriyle söylüyor. Bir AKP’li aracılığıyla Pendik belediye başkan yardımcısına gittiklerini dile getiren işçi, Başkan Yardımcısının “DİSK ise bizim yapabileceğimiz bir şey yok” dediğini aktardı.
DİRENİŞİ KADINLAR GÖTÜRÜYOR
SeraPool işçilerinin yüzde 80’i kadın. Kadınlar erkeklerle aynı işi yapıyor. Kendi ağırlığı kadar ağır kasaları taşıyorlar. Bir kadın işçi “10 kişinin yapacağı işi 6 kişi yapıyoruz” diyor. Ancak aldıkları ücret erkeklere göre daha düşük. Bir kadın işçi “Aldığı 1000 lirayı utandığı için söyleyemeyen arkadaş var” diyor. Kreş sorusuna gülüyorlar: “Her şey bitti de kreş mi kaldı?” Eşi-dostu-akrabası olan şanslı. Çocuğu onlardan birine vardiyalı olarak bırakı-yor. Çocuğa baksın diye memleketten dedesini getiren de var, çocuğu eve kilitleyip çıkmak zorunda olan da, “Çocuğu sübyan okuluna bıraktım” diyen de. Bir kadın işçi arkadaşlarıyla konuşuyor: “Şimdi eve gideceğim ama ütü yapmak için değil, dinlenip geleceğim.”
Direnişle sosyalleştiklerini söyleyen kadın işçiler, birbirlerini de direnişle tanımış: “Kadın işçiler olarak birbirimizin yüzünü görmüyorduk, gördüklerimizin de adını bilmiyorduk. Birbirimizle çalışırken tartışarak tanışıyor, birbirimizi yanlış tanıyorduk.”
İŞÇİNİN SENDİKASI: CAM KERAMİK-İŞ
Öncü işçiler sendika araştırması yaptıktan sonra yüzde 1 iş kolu barajının altında kalsa da Cam Keramik-İş’i kendilerine uygun bulmuş. Nedenini ise şöyle açıklıyorlar: “Aylık 50 bin lira maaş alan sendikacı işçinin halinden ne anlar? Cam Keramik-İş bizim sendikamız.” Örgütlenme çalışmalarını patrondan gizli yürüttüklerini anlatan işçiler, önce örgütlenme fikrine sıcak bakan işçilerle görüşüyor. Çünkü fabrikada sendikayı ‘günah’ görenler de, ‘komünist işi’ gören de var. Sendika için toplantılar yapmışlar. Ama dikkat çekmemek için servislerden farklı noktalarda inip, toplantı için belirlenen yerde öyle gitmişler.
Kadın işçiler ise ayrı toplantılar yaparak sendikayı tartışmış. Direnişin 6. gününde kurdukları komiteler ve seçtikleri 3 işyeri temsilcisiyle sendikayı işçiler yönetiyor.
(Evrensel Gazetesi/18 Haziran 2015)